-
1 gün
gün sTag m\gün doğmadan neler doğar es ist noch nicht aller Tage Abend\gün gibi açık (es ist) sonnenklar\günleri sayılı seine Tage sind gezählt\günün birinde eines Tagesbirine \gününü göstermek jdm einen Denkzettel verpassen -
2 gün
"1. day. 2. daytime, day. 3. sun. 4. daylight, sunlight. 5. day, time. 6. day, days, time, times, period. 7. happy days, better times, days of happiness. 8. special day, feast day. 9. a woman´s at-home day. 10. date (a given point of time). -lerce for days. -ün adamı 1. man of the hour, man of the day. 2. a man for all seasons. - ağarmak for day to dawn, for dawn to break. - ağarması daybreak, dawn. - almak /dan/ 1. to get an appointment (from). 2. to have passed (a certain age) by (a specified number of days). - atlamamak not to miss out a day. - batması sunset, sundown. -ün birinde 1. one day, some day. 2. once, at one time in the past. -lerden bir gün once upon a time. - bugün. colloq. Now is the time. - doğmadan neler doğar. proverb A lot can happen between now and then. - doğmak 1. for the sun to rise, for day to dawn. 2. /a/ (for someone) to have an unexpected opportunity or stroke of fortune. -ünü doldurmak 1. to complete a period of time. 2. fin. to fall due, mature. - durumu astr. solstice. -leri gece olmak /ın/ to fall on evil days, meet with misfortune. -ü geçmek /ın/ (for a woman´s period) to be late. - gibi açık/aşikâr altogether clear, very clear, manifest. - görmek to see happy days. -ünü görmek 1. to come to a bad end; to suffer for one´s errors. 2. /ın/ to see (one´s grown-up offspring) living a happy life. 3. to menstruate, have one´s period. - görmemek to know nothing but unhappiness. - görmez 1. (place) which doesn´t get any sunlight, sunless. 2. (someone) who never gets out in the sun. - görmüş 1. (someone) who has seen better days. 2. experienced. -ünü görürsün! I´ll show you!/You´ll get what´s coming to you!/You´ll get your just deserts! - göstermek /a/ to make (someone) live happily. -ünü göstermek /a/ to show, punish (used as a threat). -den güne/- günden from day to day, gradually. -ü gününe 1. day by day. 2. to the very day. -ünü gün etmek to be really enjoying oneself, be having a real good time, be having a hell of a good time. -ü gününe uymamak to be capricious, be fickle. - ışığına çıkmak to come to light; to become clear. - kavuşmak/inmek for the sun to set/go down, for night to fall. - koymak /a/ to put aside a day, assign some time (for). - ola harman ola. colloq. One day its time will come. -leri sayılı olmak to be near death. -ünü/-lerini saymak to be waiting for death. - sürmek to live prosperously. - tutulmak for the sun to be eclipsed. - tutulması astr. solar eclipse. - tün eşitliği astr. equinox. - yapmak (for women) to be at home to guests. -ü yetmek 1. (for something) to fall due, be due. 2. (for one´s last hour) to be at hand. 3. (for a woman) to fill up her term of pregnancy. " -
3 Tag
Tag <-(e) s, -e> [ta:k] mes wird \Tag gün ağarıyor [o doğuyor];jeden \Tag her gün;jeden zweiten \Tag günaşırı, iki günde bir;jeden dritten \Tag üç günde bir;zweimal am \Tag günde iki kez;am folgenden \Tag ertesi günü;den ganzen \Tag lang bütün gün boyunca;vor 5 \Tagen 5 gün önce;in 8 \Tagen 9 gün sonra;\Tag für \Tag günbegün;von einem \Tag auf den anderen bir günden ötekine;am helllichten \Tag güpegündüz;guten \Tag! iyi günler!;\Tag der offenen Tür kamuya açık gün;etw kommt an den \Tag bir şey ortaya çıkmak;ein Unterschied wie \Tag und Nacht sein (aralarında) dağlar kadar fark olmak;einen guten/schlechten \Tag haben günü iyi/kötü geçmek;in den \Tag hinein leben günü gününe yaşamak;etw zu \Tage fördern bir şeyi ortaya çıkarmak;es ist noch nicht aller \Tage Abend gün doğmadan neler doğar;man soll den \Tag nicht vor dem Abend loben ( prov) suyu görmeden paçaları sıvamamalı2) bergb;unter/über \Tage arbeiten yer altında/üstünde çalışmak -
4 doğmak
vi1) ( dünyaya gelmek) geboren werdenben 1949'da doğdum ich wurde 1949 geborennerede doğdunuz? wo sind Sie geboren?sağır doğmuş olmak taub geboren sein2) ( güneş) aufgehengün doğmadan neler doğar es ist noch nicht aller Tage Abend3) ( ortaya çıkmak) entstehen -
5 Abend
Abend <-s, -e> ['a:bən] m1) akşam;Heiliger \Abend Noel arifesi;am \Abend akşamleyin;am nächsten \Abend ertesi günün akşamı;am frühen \Abend akşamın erken saatlerinde;am selben \Abend aynı günün akşamı;am \Abend des 23. März 23 Mart akşamı;gegen \Abend akşama doğru, akşamüstü [o akşamüzeri];\Abend für \Abend akşamdan akşama;eines \Abends bir akşam;heute/gestern/morgen \Abend bu/dün/yarın akşam;es wird \Abend akşam oluyor;zu \Abend essen akşam yemeği yemek;guten \Abend! iyi akşamlar!;es ist noch nicht aller Tage \Abend gün doğmadan neler doğar;man soll den Tag nicht vor dem \Abend loben ( prov) suyu görmeden paçaları sıvamamalı2) ( Veranstaltung) gece;ein bunter \Abend renkli bir gece -
6 abwarten
ab|wartenI vt beklemek;die Ergebnisse \abwarten sonuçları beklemekII vi beklemek;warte nur ab! bekle bakalım!;\abwarten und Tee trinken ( fam) gün doğmadan neler doğar!, bekle bakalım, ne olacak! -
7 aller
alle(r, s) pronhepsi, cümlesi, bütün;\allers in \allerm ( insgesamt) hepsi hepsi, tam tamına; ( im Großen und Ganzen) topu topu; ( im Allgemeinen) genel olarak; ( kurzum) kısacası, hülasa;\aller auf einmal hep birden, herkes birden;\aller beide/drei her ikisi/üçü;\aller, die dort sind orada bulunan herkes;\aller zehn Minuten (her) on dakikada bir;\aller zwei Tage (her) iki günde bir;auf \aller Fälle kesinlikle, mutlaka; ( so oder so) öyle veya böyle;ein für \allermal ilk ve son defa olmak üzere;dies \allers bütün bunlar, bunların hepsi;\allers auf einmal hepsini birden;\allers, was du willst her istediğini, ne istersen;\allers, was Sie wollen her istediğinizi, ne isterseniz;\aller zu seiner Zeit! her şeyin zamanı var!;vor \allerm her şeyden önce;für \aller Zeiten ebediyen;wer war \allers da? kimler oradaydı?;es waren \aller da herkes oradaydı;ist das \allers? hepsi bu kadar mı?;was soll das \allers? bütün bunlar ne demek oluyor?;in \allerr Frühe erkenden;die schönste \allerr Mädchen/Tage kızların/günlerin en güzeli;es ist noch nicht \allerr Tage Abend gün doğmadan neler doğar;wir \aller hepimiz -
8 Tee
См. также в других словарях:
gün doğmadan neler doğar — beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır anlamında kullanılan bir söz Değişiveren şartlar karşısında gün doğmadan neler doğar diye düşündüğü çok olmuştu. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… … Çağatay Osmanlı Sözlük